
Presse Turque
Kitaplarla Akdeniz'i dolasiyor
Fransiz Marc Roger ilginç bir Akdeniz turu yapiyor. Gittigi her ülkede gençlere, yaslilara yüksek sesle kitap okuyor, her ülkeyi yürüyerek geziyor
NILÜFER OKTAY
Oxor Yollarinda... Oxor nereye düser diye haritaya bakmaya kalkismayin çünkü böyle bir yer mevcut degil. Bu kelimeyi Occident (Bati) ve Orient (Dogu) kelimelerinin ilk ikiser harfini alarak Marc Roger üretmis. Roger'in meslegi kitap okumak (Fransizcada bu ise "lecteur public" deniyor): Hastalara, mahkumlara, yaslilara, gençlere kitap okuyor. Yüksek sesle kitap okumayi ve yürümeyi seven Roger, 2003 Ekim'inde bir yil sürecek özel bir seyahat için yola çikti. Oxor Yollarinda (Sur Les Chemins d'Oxor) adini verdigi seyahatinin amaci "kitaplarla, yüksek sesle, yürüyerek" Akdeniz turu yapmak. Marc Roger bugünlerde Türkiye'de. Istanbul'u "gözümü kamastirdi" diye tanimlayan, "Ülkeler degisik olsa da insanlar hikayelerin ayni yerlerinde gülüp ayni yerlerinde agliyorlar. Umarim farkliliklarimiza ragmen edebiyat bizi Oxor yolunda birlestirir" diyen bu ilginç adam sorularimizi yanitladi.
Isiniz insanlara kitap okumak. Nasil bir meslektir bu?
Bu, benim icat ettigim bir is degil. Antik dönemden beri var. Fransa'da 18'inci yüzyildan sonra ortadan kalkmis. Günümüzde yeniden canlaniyor çünkü kitaplarin etrafinda birlikte olma arzusu duyuyoruz. Bu okuma seanslarinda bir kitabin etrafinda direkt bir degis tokus, paylasim söz konusu. Yüksek sesle okudugunuzda metin kendi dilinin müzigini ifade ediyor, yansitiyor. Gustave Flaubert gibi yazarken konusup dogru cümleleri bulan birçok kisi var.
Ilk kez ne zaman, kimler için yüksek sesle kitap okudunuz?
Yaklasik 12 yil önce, bir huzurevinde. Daha önce bu meslekle ugrasacagimi hayal bile etmemistim. Arkadaslarima kitaplar okurdum ama bu tamamen kisisel bir seydi. Sonra bir huzurevinden teklif geldi. Yildirim aski gibiydi; ben isimi çok sevdim, insanlar da beni dinlemeyi...
O günden bu yana tarziniz nasil degisti?
Yillarla birlikte bir repertuvarim olustu. Hayatim boyunca bana eslik edecek hikayelerim var artik. Mesela Alessandro Baricco'nun "Novacento: Pianiste"i. Yasli insanlar için baslarda seçtigim metinlerden simdi uzaklastim. Onlara bir Nancy Huston ya da Baricco kitabi okumam.
Gençler, mahkumlar için ne tür kitaplar seçiyorsunuz?
Daha kisa hikayeler, polisiye okurum. Onlar bol diyaloglu, hareketli kitaplari severler.
Hastalar, çocuklar nasil kitaplardan hoslaniyor?
Hastalar için de kisa hikayeler seçiyorum. Aci çekiyorlar, içinde bulunduklari ortami unutturmak gerekiyor; yolculuk hikayelerini seviyorlar. Çocuklar içinse albümlerim var. Onlara nasil yaklasilacagini bilmek çok önemli. Hoslarina gitmezse vakit kaybetmeden ortamdan ayrilabilirler.
En çok hangi gruba ulasmak zor?
Fransa'da kolej çagindaki gençler beni zorluyor. Kimliklerini aradiklari bir dönem; müzik, moda gibi baska zevkleri var. Fakat Istanbul'da bir liseye gittim. Tam tersine ögrenciler çok istekliydi.
Her ülkenin farkli bir kültürü var, size yönelik tepkiler de farkli oluyordur.
Hayir. En önemli nokta insanlarin hikaye dinleme istegi. Dünyanin her yerinde bu arzu ayni. Fakat benim her ülkede farkli bir adaptasyon sürecim var. Neresi olursa olsun okuma sirasinda ilk yarim saat boyunca insanlari gözlemlerim. Tepkilerini, seçtigim metnin agir olup olmadigini anlamaya çalisirim. Endiseleri, korkulari, sikintilarini anlamak, ona göre seansa yön vermek gerekir. Bunu basarinca gevseyip gülümsemeye basliyorlar.
Peki neden yürüyorsunuz?
Dünyayi kesfetmek istiyorum. Yürürken birçok soru sorariz kendimize. Bir kisminin cevabini kendi kendimize buluruz, bazi sorularin cevaplarini da karsilastigimiz insanlar verir.
Bizde bir laf vardir; çok okuyan degil, çok gezen bilir diye.
Dogru. Yolculuk, yürümek hayatimizdaki pek çok seyi yavaslatir.
Seyahatinize esiniz ve oglunuz da eslik ediyor. Son sorum da oglunuz hakkinda; memnun mu bu yolculuktan?
Evet ve hayir. Onun için de bu yolculuk yeri doldurulamaz bir tecrübe. Ama yetiskinler dünyasinda bazen yalniz kaliyor. Örnegin bu kis çok kar yagdi. Bazen bana "Hadi bana arkadas bul", "Benimle kartopu savasi yap" diyordu. Yunanistan'da bir plaja gittik; oynadi, kumdan kaleler yapti. Geçen gün ise benimle 22 kilometre yürüdü.
"Yasar Kemal'i sevdim"
Geçen gün Istanbul Üniversitesi'nde Orhan Pamuk'un "Beyaz Kale"sinden bir bölüm okudunuz. Pamuk disinda baska Türk yazarlar var mi tanidiginiz?
Yasar Kemal'i biraz okudum. Nazim Hikmet, Orhan Veli ve Bekir Yildiz'i da.
Hangisini daha çok sevdiniz?
Yasar Kemal'i. Çünkü bir hikaye anlaticisi. Insanlarin birbirlerine anlatarak kusaktan kusaga geçirdigi hikayeleri, kisilikleri romanlarinda yeniden yasatmis. Anonim edebiyati yazi diline aktarabilmek çok önemli ve zordur. Yasar Kemal bunu basarmis.
Çocukken birileri, anneniz ya da babaniz size kitap okur muydu?
Hayir, evimizde kitap yoktu. Küçükken hiçbir seyin eksikligini duymadim ama böyle bir kültür yoktu ailemde. Kitaplarin tadini tek basima, ilk cep harçligimin verildigi dönemde kendime kitaplar alarak kesfettim.
Bursa'ya kadar yürüyecek
Sirasiyla Italya, Hirvatistan, Bosna-Hersek ve Yunanistan'da kitaplar okudu, bu ülkelerin bazi bölgelerini yürüyerek gezdi.
Istanbul'a yürüyerek gelmedi ama Izmit ve Bursa'ya yürümeyi planliyor. Hatta Izmir'e kadar...
Sonra Lübnan'a geçecek. Israil, Misir, Libya, Tunus, Fas programindaki diger ülkeler. Turu Ispanya'da bitirecek.
Ekimden beri yürüyerek 600 km. yol yapti, 3 bin 200 kisinin önünde kitap okudu. Her ülkede ortalama 100 kilometre yürüyor. Ülkesine döndükten sonra bir kitap hazirlayacak.
2000 yilinda da Fransa'da bir yil süren bir yolculuga çikmisti. Bu yolculukta 5 bin kilometre yol yapti, 200 yerde kitap okudu, bes ayakkabi degistirdi. Bu kez daha hazirlikli: Yeni ayakkabisi ayaklarinda su toplanmasini önlüyor. "Galiba bu yolculugu bu ayakkabiyla bitirecegim" diyor. (Turuyla ilgili ayrintili bilgi www.oxor.net adli internet sitesinden alinabilir.)